Kayıtlar

Başlarken

Merhaba, Küresel Ekonomi Düzeni Kurumlar ve Kurallar isimli kitabımın Remzi Kitabevi tarafından yayımlanmasından kısa bir süre sonra çok farklı çevrelerde ilgi görmesi beni çok memnun etti. Birçok okuyucunun benimle temasa geçmek istemesi ve farklı konularda da sorular yöneltmesi üzerine etkin bir iletişim kanalına ihtiyaç duydum.  Bu blog’u bu amaçla hazırladım.  Umarım yararlı olur. Burada kitapla ilgili konularda sizlerle iletişim içerisinde olurken içinde bulunduğumuz zamana ait konularda da dikkatimi çeken hususları sizlerle paylaşmak istiyorum.  Paylaşacağım bilgileri ve fikirleri hayatın bana tahsis ettiği pencereden gördüklerimin şekillendirdiği şüphesizdir.  O bakımdan benim penceremi biraz olsun tarif etmek istiyorum. Sivas’tan başlayan ve beni dünyanın muhtelif yerlerine sürükleyen eğitim ve meslek yaşamım sayesinde devasa ekonomik, sosyolojik ve politik problemlerle yüz yüze geldim.  Çok değişik geleneklerden gelen ve farklı coğrafyalarda yaşayan insanların benzer probleml

Türkiye Neden Gri Listeden Çıkarılmadı ve Ne Yapması Gerek?

Mali Eylem Görev Gücü ( Financial Action Task Force -FATF) 21 Ekim 2021’de Türkiye’yi gri liste olarak bilinen Yüksek Denetim Altına Alınmış Ülkeler ( Jurisdictions under Increased Monitoring ) arasına koymuştu. Bu karara hükümetimiz kuvvetli bir şekilde itiraz etmişti. Fakat, FATF’e verilen resmi cevapta kararın gerekçesinin dayandırıldığı hususlarda Türkiye’nin eksikliklerini gidereceğini ve gri listeden Türkiye’nin çıkarılması için FATF ile yakın iş birliğine gideceğini bildirmişti.  Dolayısı ile resmi cevabımız kamuoyuna yapılan açıklamalara nispeten çok daha makul bir içerik ihtiva ediyordu.  (FATF hakkında özet bilgiler ve gri listeye alınmamızın muhtemel sonuçlarını FATF kararının ardından bir blog yazımda anlatmıştım. Bkz.  https://ahmetsoylemezoglu.blogspot.com/2021/10/mali-eylem-gorev-gucu-financial-action.html Ayrıca  FATF hakkında geniş bilgiyi  benim Remzi Kitabevi tarafından yayımlanan " Küresel Ekonomi Düzeni, Kurumlar ve Kurallar " isimli kitabımda bulabilirsi

Depreme Dayanıklı Yapı için Finans Kıskaçı

Resim
Deprem’de ortaya çıkan tahribatın binaların usulüne uygun şekilde yapıldığı takdirde büyük ölçüde önlenebileceği konusunda şüphe yok.  Ayrıca, bu konudaki yönetmeliklerin de yeterli olduğuna dair de genel bir kanı var. Dolayısı ile ortaya çıkan felakette en önemli sebep bu yönetmeliklerin uygulanmasında ciddi sorunlar olduğu ve büyük ölçüde uygulanmadığı aşikâr. Ülkemizde kanunların ve kuralların birçok alanda yeterli ve etkili bir şekilde uygulanmadığı da bir gerçek.  Sıklıkla kamu otoritesinin muhtelif aflar çıkarmasında da uygulamadaki yetersizlikler büyük rol oynuyor. Büyük boyutlarda zamanla ortaya çıkan kanunsuzluk ve kural dışılık halleri bu aflarla hukuken meşru konuma getiriliyor.  Her türlü düzenleme ve denetleme esasen yurttaş ile bir kamu otoritesini karşı karşıya getirir.  Kamu otoritesi kurallara uymayı ceza yoluyla sağlamaya çalışır. Ceza kesmek de cezaya muhatap olmak da hiç hoş değildir.  Dolayısı ile kanunların ve kuralların uygulanmasına büyük destek vermeyen topluml

Kredi Teminatları ile İlgili Mevzuat

Bankaların kredi işlemlerinde belli bir teminat verilmesi gerekli olmamakla beraber özellikle büyük miktarlı ve uzun vadeli kredilerde kredinin miktarı, gayesi, cinsi ve vadesi gibi genel ve krediye ilişkin olabilecek özel şartlara uygun bir teminat aranması doğaldır.  En yaygın olarak kullanılan teminat türlerin başında da gayrimenkul ipoteği gelmektedir. Son günlerde kredi verirken teminat aranması ve teminatın niteliği konusunda herhangi bir mevzuat olup olmadığı konusunda sorulara muhatap oluyorum.  Özellikle, imara müsait olmayan örneğin yeşil alan, spor alanı, ibadet alanı, deprem toplanma alanı olarak belirtilmiş yerlerin teminat olarak kabul edilmesinin mümkün olup olmadığı güncel bir soru olarak karşımıza çıkıyor .  Bu sorulara aşağıda cevap vermeye çalışacağım. Kredi İşlemlerine Dair Uluslararası ve Yerel Mevzuat  Bankaların aldığı en büyük risk kredi işlemleri vasıtası ile olur.  Bu yüzden kredi işlemlerine dair çok geniş bir mevzuat vardır.  Bu mevzuatın iki temel ayağı var

Ekonomi Politikalarında Ne Değişti?

Resim
Türk lirasında oluşan tarihi değer kayıplarının ardından ekonomi yönetiminden Türkiye'nin artık başka bir ekonomi politikası uygulamaya başladığı ve bunun sonucunda her şeyin daha iyi olacağı şeklinde sözler duyduk.  Peki, ekonomi politikasında ne değişti? İşte bu sorunun cevabını aşağıda vermeye çalışacağım. 18 Kasım’dan bu yana döviz kurunda yaşananlar özellikle de 23 Kasım Salı günü liranın değerindeki rekor düşüş şüphesiz iktisat tarihimizde önemli bir yer alacak ve ileride araştırmalara ve tezlere konu olacaktır. Liranın değerindeki bu hızlı düşüşün ana sebebi TCMB’nın politika faizini %1 indirerek düşük faiz politikasına devam edeceği sinyalini verdiği 18 Kasım kararının yanı sıra bizzat TCMB Başkanı tarafında dillendirilen enflasyonun ancak cari açığın azaltılması ile önleneceği görüşü ve bunu destekleyen hükümet çevrelerinden yapılan açıklamalardır. Tüm bunlara bakıldığında Türk lirasının değerinin düşüşüne kayıtsız kalacak ve hatta daha da düşmesini isteyen bir Merkez Bank

Mali Eylem Görev Gücü - Financial Action Task Force ve Türkiye'nin Gri Listeye Alınması

Resim
Mali Eylem Görev Gücü (Financial Action Task Force - FATF) dün yaptığı genel kurul toplantısının ardından Türkiye'nin "Gri" listeye alındığını açıkladı.  Bu önemli sonuçlar doğuracak bir karardır.  Aşağıda anlattığım gibi kuruluşundan bu yana içinde yer aldığımız, tüm metot ve ilklerinde katkımız ve onayımız bulunan bu kurum tarafından bu tip bir muameleye maruz kalmak kolay kabul edilecek bir şey değildir. Bu kararın ardından kamuoyunda bu pek fazla bilinmeyen örgüt hakkında bir takım sorular sorulmaya başlandı.  Burada bu örgüt hakkında bazı temel bilgileri vermeye çalışacağım ayrıca bu kararın muhtemel sonuçlarına değineceğim. Bu örgüt hakkında çok daha detaylı bilgiyi benim Remzi Kitabevi tarafından yayımlanan " Küresel Ekonomi Düzeni, Kurumlar ve Kurallar " isimli kitabımda bulabilirsiniz.   Bu arada FATF kararının sürpriz olmadığını, kitabımda da bahsettiğim gibi  2019'dan bu yana Türkiye'nin bu konuda ikaz edildiğini de belirtelim.    Mali Eylem G

TURKISH PPPI EXPERIENCE CASTS LONG AND DARK SHADOWS ON PPPI MODEL

Resim
Yavuz Sultan Selim Bridge at the northern tip of Bosphorus. Copyright: Ahmet Söylemezoğlu A large volume of infrastructure has been built based on the Public-Private-Partnership (PPPI) model in many countries. These projects offer important lessons and insights about this model. Among the many countries which have used the PPPI instrument, Turkey has a distinct place as it relied on the PPPI model heavily, perhaps more than any other emerging market and/or middle income country. Turkish experience is noteworthy not only in terms of its volume but also in terms of its breadth as Turkish PPPI projects spreads virtually over all sectors. This blog after some remarks about the PPPI projects and some of the pitfalls associated with them provides a comparative picture of the scale of PPPI projects in Turkey with those of in China, India Brazil, Indonesia, Philippines, Mexico, Thailand and Malaysia. It concludes with some of the lessons emerging from the Turkish experience.   Factors Behind P

Voodoo Economics

Voodoo Karayipler ve Latin Amerika’da Afrika kökenlilerin Hristiyanlık ve geleneksel Afrika dinleriyle oluşturdukları bir inanç sisteminin genel adıdır. Büyü ve esrarengiz ritüelleri içerir.  Haiti, Küba, Dominik Cumhuriyeti, Venezuela, Kolombiya’da değişik tipleri olan Voodoo göç ile ABD’ye de özellikle de bu bölgelerden gelenlerin yoğunlaştığı New York, Miami, Los Angeles gibi büyük metropollere taşınmıştır. Voodoo’nun ekonomiyle ilgisi nedir derseniz, cevabı için 1980 yılına ve ABD Cumhuriyetçi parti başkanlık önseçimlerine (Republican Primaries) kadar gitmemiz gerekir. Ön seçimlerde daha sonra başkan seçilen Ronald Reagan ile aralarında baba Bush’un olduğu bir dizi aday yarıştı.  Bu yarış sırasında, Ronald Reagan Ekonomi literatüründe Arz-Yanlı Ekonomi (Supply-side Economics) diye adlandırılan bir ekonomik programı savunuyordu. Baba Bush ise önseçim sırasında Reagan’ın bu önerilerine karşı çıkarak Reagan’ın önerilerini “Voodoo Economics” olarak niteledi.  Bush bu nitelemeyle Reagan

Düşük kur rekabet gücümüzü artırdı mı?

Resim
Türk lirası uzun bir süredir sürekli olarak değer kaybediyor.  Bu değer kaybı sadece nominal kur hadlerinde değil reel kur hadlerinde de önemli miktarlarda. Bu düşüş hedeflenen ve planan politikalarla olmadı. Bilakis, kurların düşmesini önlemek amacı ile milyarlarca dolar satıldı. Liranın sürekli değer kaybetmesi başta enflasyon olmak üzere birçok sorun çıkarırken kurlardaki düşüşün ihracata ve dış açıklara yardım edebileceği görüşü de sıklıkla, olayın olumlu yanı olarak, öne sürüldü . Bu görüşü savunanların hareket noktası ise standard ekonomi prensipleri idi. Standard ekonomi prensiplerine bakarsanız bu kadar değer kaybının Türkiye'nin uluslararası rekabet gücüne önemli katkıda bulunmasını umarız.  Zira, değeri düşen paranın ihracatı artırması ve ithalatı azaltması doğal bir sonuç olarak düşünülür.  Türkiye'de düşük kurdan doğal olarak beklenenler gerçekleşti mi? Bu soruya cevap vermek için önce nominal ve reel olarak kurda oluşan değişimlere bir göz atalım. Türk lirasındaki