Bankalar istediklerine istedikleri kadar kredi verebilirler mi? Kredi Riski, Büyük Krediler, Limitler ve Denetim


Bankalar dilediklerine dilediği kadar kredi verebilir mi?  Bu konuda kısıtlamalar var mıdır? Yüksek Miktarlı krediler nasıl izlenir ve denetlenir? Bu sorular kredi riskinin yönetilmesine ilişkin en temel sorulardır. Burada bu sorulara gerek bizim ulusal mevzuatımız ve gerekse de uluslararası bankacılık düzenleme ve denetleme normları açısından cevap vermeye çalışacağım.

Bankaların yönetmek zorunda olduğu en temel risk kredi riskidir.  Kredi riskini basitçe kredilerin ödeme planında öngörüldüğü şekilde tahsil edilememesi ihtimali diye tarif edebiliriz.  Fakat bu tarif kredilerle ilişkili tüm riskleri izah etmek için yeterli değildir.  Kredi işlemleri birçok başka riski de ihtiva eder.  Bunların arasında aşağıda belirttiğimiz iki tanesi çok önemlidir:

  • Ahlaki tehlikeler (moral hazzard) diye tarif edilen riskler
  • Kredi Yoğunlaşması (credit concentration) riski

Ahlaki tehlikeler ile kastedilen banka yönetimlerinin bulundukları pozisyonu ve yetkilerini kullanarak ve bir anlamda istismar ederek ahlaken sorgulanabilir kredi ilişkilerine girmeleridir.  Örneğin, bankanın ortak ve yöneticileri ve onların birinci derece yakınları ile ilişkiler istismara ve ahlaken sorgulanmaya açık konulardır. 

Kredi yoğunlaşması ise bankanın açtığı kredilerin belli kişi ve kurumlarda veya sektörlerde yoğunlaşması ile ilgilidir.  Bu tip yoğunlaşmalar tek bir kredinin barındırdığı risklerin ötesinde riskler doğurur.  Bu riskler bankanın özkaynaklarını tehdit edebilirler.  Söz konusu banka sistem içinde ağırlıklı bir yer tutuyorsa, bir başka deyişle sistemik olarak önemliyse, bu bankadaki kredi yoğunlaşması tüm mali sistem için de bir tehlike arz eder. Kredi yoğunlaşması ayrıca mali kaynakların ekonominin bütün kesimlerince adil bir şekilde kullanılmasının da önüne geçebilir.  Bu da arzulanan bir durum değildir.

Yukarıda bahsettiğimiz riskleri yönetmek için uluslararası standartlar bulunmaktadır.  Bizim de mevzuatımız büyük ölçüde bu standartlarla uyumludur.  5411 sayılı Bankacılık Kanunu (bilahare bu kanunda uluslararası standartlarla uyumu sağlamak için yapılan değişikliklerle birlikte) kredi ilişkilerinde ortaya çıkabilecek ahlaki tehlike ve suiistimallerin önüne geçmek için muhtelif risk gruplarını tarif etmiş ve bir bankanın bu risk grupları ile kredi ilişkisine sınırlamalar getirmiştir.  

Sınırlamalardan bahsetmeden önce kanunda kredinin geniş bir şekilde tarifi bulunduğunu (48. Madde) ve bu tarifin içerisine tüm nakdi ve gayrinakdi (teminat mektupları, garanti ve kontrgarantiler gibi) kredileri kapsadığını belirtmeliyiz. 

Aşağıdaki tabloda kanunda tarif edilen risk grupları mensuplarının her biri için azami kredi limitlerini (özkaynak seviyesine göre) özetini görebilirsiniz 
                            

Kanun sadece bu düzenlemelerle yetinmeyip ilave başka sınırlamalar da koymuştur. (54 -58. Maddeler).  Bunların arasında şu kısıtlamaları sayabiliriz:

  • Tüm ortaklara açılan kredilerin toplamı özkaynakların yüzde ellisini geçemez.  Bu tek bir ortağa özkaynağın %20’den fazla kredi açamayacağına ilave bir şarttır. Örneğin, üç ortak varsa her birine özakaynakların %20’si kadar kredi açılması bu şartla önlenmiştir.  Bu hüküm, banka kaynaklarının ortaklarda yoğunlaşmasını önlemek için koyulan ilave bir tedbirdir.
  • Banka ile ilişkili taraflara (örneğin ortaklar ve ortakların kontrolünde bulunan yapılar) açılacak kredilere ilişkin yönetim kurulu kararlarında üçte iki çoğunluk aranır.  Ayrıca, bu kredilerin şartları benzer kredilerden ve piyasa şartlarından borçlu lehine daha iyi olamaz.
  • Bir risk grubuna kullandırılan kredilerin teminatını oluşturmak üzere aynı risk grubuna dâhil gerçek veya tüzel kişilerden kabul edilen aval, garanti ve kefaletler risk grubuna ait kredi sınırlarının hesabında dikkate alınmaz.  Bir başka deyişle alınan teminatlar limiti değiştirmez.
  • Bir gerçek ya da tüzel kişiye veya bir risk grubuna özkaynakların yüzde onu veya daha fazlası oranında kullandırılan krediler büyük kredi (large exposure) sayılır ve bunların toplamı özkaynakların sekiz katını aşamaz. Bu şart da kredi yoğunlaşmasının önüne geçmek için getirilmiş ve bankanın açtığı kredilerde büyük kredilerin ağırlığını azaltmak hedeflenmiştir.

Kanuni düzenlemelerin yanı sıra BDDK ilave kısıtlamalar getirme yetkisini haizdir. BDDK kanundan aldığı yetki ile Bankaların Kredi İşlemlerine İlişkin Yönetmelik (https://www.mevzuat.gov.tr/mevzuat?MevzuatNo=10738&MevzuatTur=7&MevzuatTertip=5)  isimli bir yönetmelik yayımlamıştır.  Bu yönetmelikle kredi riski ile sermaye yeterlilik kriteri ilişkilendirilmiştir.  Böylece, bankaların aldıkları kredi riskine göre özkaynak sahibi olmaları hedeflenmiştir.  Ayrıca, BDDK son yapılan Basel III adı ile anılan uluslararası kriterler ile uyum sağlamak üzere iki önemli yönetmelik taslakları hazırlamış ve bunları yayımlamıştır:

Yukarıda bahsettiğimiz kredi sınırlamalarına ilişkin mevzuata bankaların uyup uymadığını BDDK düzenli olarak izlemekle görevlidir.  BDDK bu görevi iki şekilde yerine getirmektedir:

  • Gözetim faaliyetleri (off site surveillence and supervision). 
  • Yerinde denetim faaliyetleri (on site surpervision).

Gözetim bankaların düzenli olarak (günlük, haftalık, aylık, üç aylık vs.) elektronik olarak BDDK ile paylaştığı bilgiler üzerinden yapılır.  Yerinde Denetim faaliyetleri ise BDDK uzmanlarının bizzat bankalara giderek yaptığı denetimdir.  Bu çalışmalar çoğu zaman önceden planlanır ve denetim yapılan bankanın büyüklüğüne ve konulara göre bazen aylarca sürebilir.  

Kredi riski ve kredi sınırlamaları yerinde denetimin en temel odak noktasıdır.  Küçük krediler portföy bazında incelenirken kanuni sınırlamalara tabii grupların aldığı krediler ve büyük kredilerin her birisi tek tek gözetim ve denetime tabiidir.  Bu kredilerin dosyalarında bulunan her evrak en ince detayına kadar incelenir.  Ayrıca ilgililerle mülakatlar yapılır ve kayıt altına alınır.  Özellikle bankanın verdiği en büyük yirmi kredi çok yakın denetim ve gözetim altındadır. Bunlar deyim yerindeyse BDDK tarafından anlık izlenen ve denetlenen kredilerdir.  Bu arada son yapılan Basel III düzenlemesinde büyük kredi tanımının özkaynakların yüzde beşine çekildiğini de belirtelim (bkz. https://www.bis.org/bcbs/publ/d424.pdf)

BDDK gözetim sonuçları hakkkında muhtelif raporlar hazırlar. Bu raporları üst kurullara sunar. Yasal sınırlara ait gözetim raporları hemen hemen tüm gözetim raporlarının yarısını teşkil eder (örneğin 2019 yılında hazırlanan 509 gözetim raporunun 244’ü yasal sınırlarla ilgilidir. Bkz. BDDK Faaliyet raporu 2020, https://www.bddk.org.tr/ContentBddk/dokuman/hakkinda_0003_11.pdf).  Yerinde denetimlerle ilgili raporlar hazırlanır ve bu raporlar BDDK üst yönetimleri ve ilgili banka yöneticileriyle paylaşılır.  

Gerek gözetim ve gerekse de denetim sonunda bankalardan belli bir takvim içerisinde belli tedbirleri uygulamaları istenebilir.  Ayrıca, cezai müeyyideler de söz konusu olabilir. 

BDDK denetim ve gözetim esnasında büyük krediler ve yasal sınırlamaya tabi kredilerdeki gelişmelere göre tedbir almakla sorumludur.  Örneğin, ortaklara verilen kredilerin özkaynaklardan mahsup edilmesini isteyebilir. Büyük kredilerde tahsilat sorunları veya alınan teminatların değer kaybetmesinin doğuracağı riskler (örneğin gayrimenkuller ve tahvil, hisse senedi gibi menkul değerlerin) dikkate alarak sermaye yeterliliği açısından etkisi inceler ve ilave karşılıklar ayrılması talep edebilir. İlave karşılıkların sermaye yeterliliğini kanuni limitlerin altına çekmesi halinde banka sahiplerinden ek sermaye konması istenir.

Başta sorduğumuz soruya dönersek, bankalar dilediklerine diledikleri kadar kredi veremezler. Çeşitli risk gruplarına göre yasal sınırlandırılmalar getirilmiş ve bunun uygulanmasının sorumluluğu da BDDK’ya verilmiştir.

Bu yazının videosu için 








Podcast için  

(Not.  Yukarıda anlattığım konulara geniş hatlarıyla değinerek bir çerçeve çizmeye çalıştım. Bu konular oldukça teknik detayları içerir. Mevzuat ile getirilmiş istisnai hükümler de vardır. Örneğin, kredi sınırlamaları nakdi teminatlar karşılığında  (mesela bloke edilen mevduat) açılan kredilerde dikkate alınmaz. Bankalar arasında işlemlerde de kısıtlamlara tabii olan işlem türleri vardır.  Teknik konulara ilgi duyanlar linklerini verdiğim mevzuattan detayları inceleyebilirler.  Profesyonel olarak finans sektöründe çalışanlara ve bu dallarda yüksek eğitime devam eden öğrencilere hem bizim mevzuatı hem de BIS linkini verdiğim Basel III nihai dökümanını incelemelerini tavsiye ederim)

---------------------------------------------------------

Bu sitede bulunan tüm yazı ve görsellerin her hakkı mahfuzdur ve kişisel kullanım amaçlıdır.  
Kaynak gösterilmeden iktibas edilemez.
İzinsiz olarak çoğaltılamaz, ticari gaye için kullanılamaz.
Rights of all the material on this website are protected and cannot be used without proper indication of the source and observing universal citation norms. 
The material is provided solely for personal use.  Any other use including reproduction and distribution is prohibited. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Düşük kur rekabet gücümüzü artırdı mı?

Türkiye Neden Gri Listeden Çıkarılmadı ve Ne Yapması Gerek?